“Tarih boyunca en basit tanımıyla pazarlamanın asıl amacı, müşterinin neye ihtiyacı olduğunu öğrenmek ve onlardan elde ettikleri cevaplarla ne üreteceğini bulmak ve ürünleri mümkün olduğunca fazla sayıda satmak için ne tür bir iletişim stratejisi uygulanacağına karar vermekti. Ancak zamanla bu yaklaşımda temel bir sorun olduğu ortaya çıktı. Pazarlama faaliyetleri insanın ne istediğini bildiği varsayımıyla yapılıyordu ama gerçek tam olarak bu değildi. Nöromarketing, pazarlama alanında yeni ve umut verici bir dal olarak ortaya çıktığında bazıları bunun manupülatif bir teknik olduğunu düşünmüş olabilir. Ancak Nöromarketing müşterilerin gerçek sıkıntısını bulmak için yol gösteriyor ve pazarlama etkinliklerinin amacına ulaşmasına yardımcı oluyor. Hiç olmadığı kadar zorlu Pazar koşularında zaman ve kaynaklar boşa harcanmamış oluyor. Ayrıca bu alanda yapılmış ve yapılacak olan çalışma sonuçlarıyla beynimizin işleyiş mekanizmaları, nelerden, nasıl etkilendiğimiz konusunda farkındalık geliştireceğiz. Özellikle son onbeş yılda nörobilim araştırmalarıyla müşteri davranışlarını, reklamların etkinliğini incelerken önemli içgörülere sahip olduk. Tüketicileri tanırken aynı zamanda kendi davranışlarımız konusunda da farkındalık geliştirdik, nörobilim birçok alanda etkili olmaya başladı, popüler bir bilim haline geldi. Önümüzdeki yıllarda da bu bilim dalı “kendimizi tanımamız, konusunda bize yol gösterecek.”

 

Basında

Bu yazı Marketing Türkiye Dergisi – Temmuz 2016 sayısı’nda da yayınlanmıştır.

Önceki İçerikKronik Stres Bizi Aptallaştırıyor !
Sonraki İçerikKorkunun Yarattığı Etki Tahmin Ettiğimiz Gibi Olmayabilir
Kıvılcım Kayabalı
PTMS Kurucu Ortak Bilgi YGM Eğitmen