Twitter geçtiğimiz aylarda bir çalışanının işindeki son gününde Donald Trump’ın hesabını 11 dakikalığına kapattığını açıkladı. Bunun üzerine Amerika’nın önemli haber siteleri olayın güvenlik açığına odaklanarak, ABD başkanı Trump’ın hesabının bir çalışan tarafından kapatılabilmesini korkulacak bir durum olarak nitelendirdi ve şu soruyu gündeme getirdi: “Twitter çalışanı Trump’ın hesabında dünya siyasetini karıştıracak bir şey yazsaydı veya Kuzey Kore’ye doğru nükleer füzelerin yola çıktığını söyleseydi ne olacaktı?”

Konunun kamuoyunda detaylı olarak tartışılmasından sonra bazı Twitter çalışanlarının kullanıcı hesaplarını askıya alma yetkisi olduğu ortaya çıktı. Örneğin Twitter Ekim ayında geçici olarak Rose McGowan’ın hesabını Hollywood yapımcısı Harvey Weinstein’a karşı cinsel taciz iddiaları ile ilgili paylaşımları nedeniyle askıya almış, sert tepki gelince geri adım atmıştı.

Facebook, 2016 ABD Başkanlık seçimleri öncesi ve sonrasında 800.000 paylaşımın Rusya bağlantılı gerçekleştiğini açıkladı. Aynı açıklamada bu paylaşımların 126 milyon ABD vatandaşına ulaştığı bilgisi verildi. Facebook, Google ve Twitter yetkilileri 31 Ekim’de, Senato’da konuyu soruşturan komisyonun karşısında ifade verdi. Komisyon önünde konuşan Facebook temsilcisi Colin Stretch,Tanık olduğumuz yabancı müdahaleyi kınıyoruz. Bu yabancı aktörler bizim platformumuz ve diğer internet servis sağlayıcılarını kullanarak bölünme ve ayrılık tohumları ekip, seçimleri doğrudan etkilemeye çalışıyor. Bu bizim değerlerimize aykırı, Facebook’un savunduğu her şeyle çelişiyor” dedi.

Facebook Almanya ve Fransa’daki seçimlerin öncesinde binlerce sahte hesabı silmişti. Dünya genelinde 2 milyara yakın kullanıcısı Facebook, sahte profiller ile ilgili yaptığı açıklamada platformda yer alan hesapların yüzde 13’ünün sahte hesap olduğu bilgisini verdi. Bu açıklama platformda 250 milyondan fazla sahte veya kopya hesap olduğu anlamına geliyor.

Sosyal medya ve politika ile ilgili bir diğer örnek ise Birleşik Krallık’tan. Brexit oylaması sonrasında sosyal medya tutkunu genç Britanyalıların sandığa gitmeye üşendikleri için Brexit’in önlenemediği çok konuşuldu. 24 yaşın altındaki Avrupa Birliğinde kalmak isteyen ve evet  oyu verecek gençlerin büyük çoğunluğu referanduma katılmadı.

North Carolina Üniversitesinde özellikle sosyal ağlar ve aktivistler ile ilgili çalışmalar yapan sosyolog Zeynep Tüfekçi, Arap Baharını yaratan bu platformların şimdi muhalifleri yıpratmak amacıyla kullanıldığını belirtiyor. Oxford Universitesi’ndeki araştırmacıların Haziran ayında yayınladıkları bir rapor ise Facebook ve Twitter gibi insanların kendilerini serbest ifade edebilmesi amacıyla ortya çıkan platformların birçok ülkede sosyal kontrol aracı haline geldiğini gösteriyor.1

Cep Telefonu Bağımlığı

Günümüzde bir kişinin ortalama olarak cep telefonuna günde 2.617 kez dokunduğunu biliyoruz. Twitter, Facebook ve Instagram’dan gelen uyarılar sürekli olarak dikkatimizin dağılmasına neden oluyor. Yakın bir zamanda gerçekleştirilen bir çalışma akıllı telefonların IQ’yu düşürdüğünü ve dikkat, hafıza, öğrenme gibi bilişsel fonksiyonları azalttığını gösterdi.2 Akıllı telefonlar ve mobil uygulamalar dopamin yolakları üzerinden seks, kumar ve uyuşturucu ile aynı sinirsel yolları harekete geçiriyor. İnternet bağımlılığı olan kişilerin beyin taramalarında kokain bağımlılığı olanlarla aynı merkezlerin aktive olduğunu görüyoruz. İnternet kullanıcılarınıyaklaşık %5-10’u bağımlı kabul ediliyor, yani internet kullanımı sırasında kontrollarını kaybediyorlar ve bu durum gençlerde daha sık görülüyor. 3

Cep telefonunun sadece ortamda varlığı bile iki kişi arasındaki iletişimin kalitesini azaltıyor. Kişiler iletişim sırasında cep telefonu nedeniyle odaklanma sorunu yaşayınca bu durum çevrelerindekileri de etkiliyor. Dikkat kirliliği sadece kendilerini değil çevredeki herkesi etkileyebiliyor.

The Guardian’da geçtiğimiz günlerde yayınlanan bir makale, eski Silikon Vadisi çalışanlarının sosyal medya platformları ile ilgili görüşlerine yer veriyor ve teknoloji şirketlerinin kararlarımızı etkileyebilmek için nasıl yöntemlere başvurabileceğine çarpıcı örneklerle dikkat çekiyor.4

Silikon Vadisi’nde çalışan birçok genç yönetici, torbacıların evrensel kuralı olan “kendi malından içersen kaybedersin” sözüne adeta biat eder gibi, kendi yarattıkları Facebook, Twitter, Instagram ve benzeri ürünlerden hem kendilerini hem de çocuklarını uzak tutmaya çalışıyor. Bu çalışanların çocuklarını gönderdikleri seçkin okullar arasında iPhone, iPad ve hatta dizüstü bilgisayarlara yasak getirenler var.

Eski bir Google çalışanı Tristan Harris, zihinlerimizin bu sistem tarafından ele geçirilebileceğini vurguluyor: “Seçimlerimiz tahmin ettiğimiz kadar özgür değil ve teknoloji şirketleri tarafından manipüle edilebilir.” Görüşlerini çeşitli konferanslarda ve TED Talk’da dile getiren Harris’e göre çözülmesi gereken en acil sorunumuz teknoloji ve sosyal medya aracılığı ile yapılan manipülasyonlar. Çünkü bu durum birbirimiz ile kurduğumuz iletişim şeklini değiştirdiği gibi demokrasiye de zarar veriyor.

https://www.ted.com/talks/tristan_harris_the_manipulative_tricks_tech_companies_use_to_capture_your_attention?language=tr

Dikkat Ekonomisi ve Demokrasi

Google’da bir dönem strateji uzmanı olarak görev yapmış olan James Williams ise içinde bulunduğumuz durumun distopi olarak adlandırılabileceğini belirtiyor. Williams’a göre bu sektör, insanlık tarihinin en büyük, en standardize ve en merkezileştirilmiş dikkat kontrolü sistemi, akıllı telefonlar ve uygulamaların alt yapısı tamamen dikkatimizi çekmek üzerine kurulu. “Dikkat ekonomisi dikkatimizi çeken teknoloji tasarımını teşvik ediyor. Bunu yaparak dürtülerimizi amaçlarımızın önüne geçirmiş oluyor” diyerek düşüncelerini dile getiren Williams, dikkat ekonomisinin insanların dikkatlerini ve öfkelerini sömürerek veya yeni öfkeler yaratarak, onları yakalayıp ele geçiren Trump gibi politikacıların işine yaradığını vurguluyor. Dikkat ile beslenen ekonomik model, sadece politikaya olan bakış açımızı değiştirmekle kalmıyor, aynı zamanda bizi daha az akılcı, daha çok dürtüsel yaparak düşünme biçimimizi değiştiriyor.  Williams Twitter’da takipçi sayısı diğerlerine kıyasla çok daha hızlı artan nefret hesapları gibi, “teknoloji araçlarının dinamiklerini içselleştirerek kendimizi aralıksız bir zihinsel öfke tarzına alıştırdığımızı” düşünüyor. Son yıllarda birçok kişinin gönderme yaptığı George Orwell’in 1984 romanında anlattığı gözetleme devletine odaklanmak Williams’a göre doğru değil. Demokrasiye gerçek tehdidin sinsi bir şekilde yapılan psikolojik yönlendirme ve hile mekanizmalarıyla  “insanın dikkat dağılımına olan eğilimden” geleceğini belirten İngiliz bilim kurgu yazarı Aldous Huxley’in analizi, Williams açısından bugünü daha iyi yansıtıyor. Eğer dikkat ekonomisi, hatırlama, mantıklı karar verme, kendi yolumuzu belirleme becerilerini bu kadar kısa sürede etkileyebiliyorsa demokrasi için umut kalabilir mi? “Dikkat ekonomisinin yapısal dinamikleri, insan iradesini zayıflatmak için kuruldu” diyen Williams “eğer demokrasi, bireysel ve müşterek seviyelerde insan iradesinin bir ifadesi ise, o zaman dikkat ekonomisi, demokrasinin üzerine kurulu olduğu varsayımları sarsıyor” iddiasında bulunuyor. Apple, Facebook, Google, Twitter, Instagram ve Snapchat zihnimizi kontrol etme yeteneğimizi aşamalı olarak zayıflatıyorsa, demokrasinin artık işlev görmediği bir noktaya gelebilir miyiz sorusuna ise, “eğer o noktaya gelirsek, bunun farkına varabilir miyiz?” diyerek cevap veriyor. “Ve eğer farkına varamazsak, şu anda o noktada olmadığımızı nereden bilebiliriz?”

Günümüzün teknolojisi ile dikkatimiz daha önce hiç olmadığı kadar çok farklı yöne çekiliyor  ve aynı zamanda manüpüle ediliyor. Bu nedenle ilgimizi ve çok değerli zamanımızı nereye ne kadar yönlendireceğimize karar vermek hiçbir zaman olmadığı kadar zor ve önemli bir duruma geldi.

Teknoloji zihinlerimizi ele geçirirken ve aynı zamanda kararlarımızı etkileyecek yönlendirmeler yaparken bilmemiz gereken önemli bir şey var. Eğer bir durumun sizde yaratabileceği zarar ve kafa karışıklığının farkındaysanız kendinizi yanlış yönlendirmelerin etkisinden ve bağımlılıktan kurtalabilirsiniz. Bireysel seçimlerimizde özgürüz ve  odaklanacağımız alanları seçme ve değerlendirme becerimiz daima bizimle olacak.

Referanslar

  1. https://phys.org/news/2017-10-social-media-democracy-optimism.html
  2. WARD, Adrian F. et al., “Brain Drain: The Mere Presence of One’s Own Smartphone Reduces Available Cognitive Capacity, Journal of the Association for Consumer Research, Cilt 2, Sayı 2, Nisan 2017, s. 140-154.
  3. http://www.independent.co.uk/news/science/addicted-scientists-show-how-internet-dependency-alters-the-human-brain-6288344.html
  4. https://www.theguardian.com/technology/2017/oct/05/smartphone-addiction-silicon-valley-dystopia

 

Basında

Bu yazı Herkese Bilim Teknoloji’de 8 Aralık 2017 sayısında da yayınlanmıştır.

Önceki İçerikHasta Hekim İlişkilerinde Nörobilim
Sonraki İçerikBizi Yöneten Anlık Kararlarımız mı?
Kıvılcım Kayabalı
PTMS Kurucu Ortak Bilgi YGM Eğitmen